Mardin, kuzey Mezopotamya’da yer alan bir ilimizdir. Adı “Merdin” olup “kaleler” anlamına gelir. Gerçekten de şehir dağ üzerine kale gibi kurulmuştur. Timur, iki defa saldırmasına karşılık bu şehri alamamıştır.
Mardin Hurri ve Mitanni’lerin kontrolünde olan Hanigalbat bölgesi içinde kalmıştır. Hurriler, Anadolu’ya ilk atı getiren topluluk olarak bilinir.
Daha sonraki yıllarda Asurlular genişleyerek bu toprakları ele geçirir. Asurlular daha çok Anadolu’da oluşturdukları Asur Ticaret kolonileri ile ünlüdür. Asurlular gerileme döneminde başkent Ninova’yı kaybettikten sonra iki yıl Harran’ı başkent olarak kullanmışlardır. Bu dönemde Mardin, Asurluların yönetiminde kalmıştır.
MÖ 500 yıllarında ise bu bölge ve Anadolu’nun büyük bir kısmı Persler’in kontrolünde yaşamıştır. MÖ 334 yılında Büyük İskender Makedonya’dan Anadolu’ya girerek Pers imparatoru III. Darius ile iki defa savaşmış ve Pers imparatorluğuna son vermiştir.
Bu bölge Hristiyanlık tarihi bakımından da önemlidir. Bu bölgede yaşayan Süryaniler, Hristiyanlığı kabul ettikten sonra kilise ve manastırlar yaptırmışlardır. Bu kilise ve manastırların birçoğu günümüzde ayaktadır. Dünyadaki Süryaniler 600 yıl (1293-1932) Mardin’deki Deyrül Zaferan manastırından yönetilmiştir. Roma İmparatorluğu Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul ettikten sonra bu bölgede kiliseler yaptırmış veya yapımına katkıda bulunmuştur.
MÖ 131 yılında Şanlıurfa’da Abgar (Ostrohone) devleti kurulmuştur. Mardin, bu devletin etkisinde kalmıştır. Tarihte Hristiyanlığı ilk kabul eden kral, bu devletin kralı Abgar olarak kabul edilir. Milattan sonra, zamanın iki büyük gücü olan Roma imparatorluğu ile Pers’ler arasında bu bölge paylaşılamamış, zaman zaman bu iki ülke arasında el değiştirmiştir. Roma İmparatorluğu, Pers saldırılarına karşı çeşitli yerlerde garnizonlar ve kaleler kurmuşlardır. Bugün kalıntıları görülen Dara, milattan sonra Romalılar tarafından kurulmuştur. Dara, Romalıların, Pers (Sasani) saldırılarına karşı koymak amacıyla kurduğu birkaç garnizondan birisidir.
Roma imparatoru Anastasius Dara kentini imar etmek için içinde mühendislerin de bulunduğu bir ordu göndermiştir. Bu ordu, bir an önce geriye dönme arzusuyla çok hızlı bir şekilde çalışarak hesaplanan süreden daha kısa bir zaman içinde imar işini bitirmiştir.
Bu arada Mardin sınırları içinde bulunan Deyr-Zaferan manastırını da bu ordu yapmıştır. Aslında manastırı daha önceden var olan bir tapınak üzerine kurmuşlardır. Bugün, manastırın mahzeninde bu güneş tapınağı ziyaret edilebilmektedir.
Dara harabeleri, Mardin- Nusaybin yolu üzerinde bulunmaktadır. Mardin’den 25 km doğuda, yolun sol tarafında Oğuz köyü‘ndedir. Mardin-Nusaybin yolundan 9 kilometre kuzeydedir. Nusaybin’e 25 km uzaklıktadır. 1986 yılında Sit alanı ilan edilmiş olup, 1988 yılından beri kazı yapılmaktadır.
Burası, ipek yolu üzerinde bulunduğu için, henüz somut bir kanıt bulunmasa da çok eski dönemlerde de yerleşim yeri olması ihtimali olabilir.
Oğuz köyü-Dara’dan okul bitiminde evine giderken bir kız çocuğu Antik kent, yaklaşık dört kilometre uzunluğunda bir sur ile çevrilmiştir. Bugün kalıntıları görülmekte olan sur, eski çağlarda şehirlerin korunması amacıyla sık sık başvurulan bir yöntemdir. Eski Sümer şehir devletlerinin etrafı hendekler ile çevrilerek korunmuştur. Daha sonraki çağlarda şehirler surlar ile korunmuştur. Bugün birçok antik kentin etrafını çeviren surların kalıntılarına rastlamak mümkündür. Prof. Dr. Metin Ahunbay, surların üzerindeki burçların yerini belirlemiş ve 1/1000 ölçekli plan üzerinde göstermiştir Bu burçlardan ancak çok azı ayakta denebilecek durumda olup çoğu fazlaca tahribat görmüş ve toprak altında bulunmaktadır.
Naneli Ayran; yüzümün burşması sadece serinliğinden, lezzeti yerindeydi. Kucağımda Arşil ile… Dara antik kentinde bir de iç kale vardır. Şehrin kuzeyinde bulunur. İç kale yüksekçe bir tepe üzerinde kurulmuştur. Antik kentlerde iç kale, savunma amacıyla genel olarak yükseklere kurulmaktadır.
Oğuz köyü-Dara’dan teneffüs zamanında oynayan bir çocuk Dara antik kenti mimari yapısıyla Roma şehirleri özelliği göstermektedir. Roma kentlerinde genel olarak kamu binaları, çarşı, tiyatro, hamam gibi yapılara sahiptir. Romalılar, su bulunmayan şehirlere başka yerlerden su getirmek için kanallar, tüneller, su kemerleri yapmışlardır. Dara kentine de su sağlamak amacıyla sarnıç yapmışlardır. Sarnıç, uzunlamasına bölümler halinde kurulmuştur. Bu bölümlerin kalıntıları görülebilmektedir.
Sarnıç bölümlerinin tavanı kemer şeklinde örülmüştür. Dağdan gelen sular burada biriktirilip yazın kullanılmaktadır. Anadolu, Avrupa’ya göre genel olarak özellikle yaz mevsiminde kuraklık çekmektedir. Anadolu’nun birçok yerinde değişik yapı ve boyutlarda sarnıçlar görülmektedir. Burada görülen sarnıç, kompartımanlara ayrılmış şekilde, beşik tonoz olarak tanımlanan tavan ile kapatılmıştır.
Uzunluğu yaklaşık 100 metre kadar sarnıç bölmelerinin eni yaklaşık 2 metredir. Sarnıç duvarları moloz taştan, kemerleri de taş ve tuğladan yapılmıştır.
Mardin dara köyünün toplum içinde ve daha çok ziyaretçi turizm yoluna açmamız için siz değerli doğa sever dostlarımızdan yardım isteyerek sayfamıza gereken katılımları yapmanızı rıca ederim bu konuyla ilgili çalışmlarınınızı yapacağınıza gönülden inanarak ve bu konuyla ilgili üzerinize düşeninden daha fazlasını yapacğınıza inanarak sizleri şimdedin canı yürekten tebrik ederim ... İMRAN GÜNEŞ SAYFA KURUCUSU TŞK
YanıtlaSilİstanbul Kültür Üniversitesi öğrencileri'nden Veysel Cihan Hızar ve Bilgi Diren Güneş'in yönetmenliğinde, Öğretim Görevlisi Ertuğrul Karslıoğlu danışmanlığındaki ''Dara'nın Küçük Bilgeleri'' isimli kısa filmi izlemeniz şiddetle tavsiye olunur.
Sil