6 Nisan 2010 Salı

Brighton'da ulaşım

''PLEASE GIVE UP THIS SPACE TO A PERSON IN A WHEELCHAIR''



Brighton, 2006 yılından beri her yaz gelip, kısa süreli kaldıgım Ingiltere'nin West Sussex bolgesinde bulunan guney sehri, 27 haziran 2009'dan beri de sürekli yasadigim yer.

250.000 nufuslu sehir, yaz aylarında turist ve yabancı uyruklu ogrencilerle iki katına cıkıyormus; Londra'ya tren ile 45 dakika mesafede olmasi ve benim gibi gozleri deniz arayan kisilerin favori sehri.

Engellilerin yaşaması için varedilmiş bir şehir bana göre; toplu taşımacılık ona göre düzenlenmiş, istisnasız bütün otobusler tekerlekli sandalye kullanıcılarına göre, her otobusun içinde tekerlekli sandalye için alan ve de 3 bebek arabası bölümü bırakılmış, otobuslere evcil hayvanlarınızla da binebiliyorsunuz. Otobuse bindiginizde elinizdeki alıs-veris torbalarini koyabileceginiz bir stand yapilmis, o standa scooter'i ile binen bir cocugun scooter'ini koyma imkani da verilmis. Eger tren istasyonuna bavulu ile giden bir yolcu iseniz bavulunuzu da oraya koyma konforunu size saglamis otobusler.

Trenler
de ise, yine tekerlekli sandalyelilerin oturacagi ayrı bolumler, bisikletliler icin bisikletini baglayip oturabilecekleri bolumler diger kisilerden ayrılmıs durumda. Tum vagonlarda ise anneler icin cocuklarinin altbezlerini degistirebilecegi, engellilerin kullanabilecegi tuvaletler mevcut.

Bazı otobus soforleriyle de rampa konusunda sorun yasamadim degil ama gerekli yere elektronik mektubu gonderdigimde beni muhatap alip karsiliginda bana zarflı mektup ile geri donduler, ustelik icine bedava otobus bileti de koymuslardi; Istanbul'da ise butun sikayet mektuplarim cevapsiz kalmisti.

Bir otobus soforu var ki, bir insan meslegini nasıl bu kadar sever; otobusu kullanirken surekli sarkılar soyleyip, ıslık caliyor, yolculara inmek icin kullandıgımız dugmelere basmamamizi onun yerine ''din din din'' diye ona seslenmemizi soyluyor, sabahlari o sofore denk gelirsem gunum cok keyifli basliyor, ayrica Turk oldugumu ogrendiginden beri bana ''Merhaba, nasilsin? Hoscakal'' diyerek tum yolculardan ayrı hissetmemi saglıyor.

Turkiye'de ise otobus soforlori ile her zaman problem yaşadım bunu da Hakkı Devrim 29 mayıs 2007 tarihli Radikal gazetesinde ''Engelli ile Otobüs şöförü'' başlıklı yazısında kaleme almıştı;

''Engelli ile otobüs şoförü''

Okan'ın Makina kadrosunda, Ömür Kınay da benim gibi misafir. Cumartesi akşamları ben saatlerce olduğum yerde hiç kımıldamadan oturuyorum ya! Pek güzel, akıllı, çalışkan ve bunların sonucu bilgili bir genç kız olan Ömür de oturuyor. Aramızdaki fark, ben dikilip yürüyebildiğim halde, o tekerlekli sandalyesinden ayrılamıyor.

Cumartesi akşamı Ömür'le baş başa konuşuyorduk. Ciddî bir şikâyeti vardı kızımın.
Otobüs şoförlerinden dert yandı. Toplu taşıta binerken yalnızsa, arabasını katlayıp almak ve Ömür'e de biraz destek olmak üzere birinin ona yardımı gerekiyor. Cebinde Engelli Kartı var.

Toplu taşıt bilet al demeyecek ona. Şoförün lütfedip yerinden kalkacak ve birkaç dakika gecikmeyi göze alarak Ömür'ün otobüse binmesine yardım edecek. Bunu bir yolcu da yapabilir elbette, ama şoförün razı olması şart.

– Yardımcı olmuyorlar, diyor. Israr ederseniz insanı terslemekten, kalp kırmaktan da geri durmuyorlar.
Taksi şoförleri de böyle kaba mı davranıyor?
– Uzak bir yere gidecekseniz alıyorlar. Kısa mesafelerde onlar da yanaşmıyor.
– Benzer başka sıkıntıların oluyor mu?

– 23 mayıs çarşamba günü saat 15.00'te Ataköy merkez durağında 34 BC 1737 / A 116 plakalı otobüsün şoföründen rica ettim. Cevap bile vermedi.

Şikâyet etmiyorum, hayır! Kendim arayacağım. Şansım varsa rastlarım, otobüs plakalarını gözetlemeye başladım bile. Bulursam o insafsızı, ne yapacağıma da o zaman karar vereceğim. '' Hakkı Devrim

Ingiltere'de Trene binmeden once gorevli size mutlaka ineceginiz istasyonu soruyor ki, inmek istediginiz durakta bir gorevli onceden bulunup size rampayi acabilsin diye. Sistem kurulmus tıkır tıkır işliyor.

1 yorum:

  1. medeniyet bu olsa gerek. Biz de ise çoğu şey gibi anlattıklarında içler açısı.

    YanıtlaSil